Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
6. Filo’ya 50 yıl önce “Go home” pankartı açan solcular ne istiyorlardı?
ABD’nin kuklası olan..
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile, “ABD Başkanı’nın danışmanı”nı eşit sayan..
Müstemleke anlayışlı devlet kafasının sonlanmasını..
Kararlarını alırken, kimseye sormayan..
Kararını Ankara’da alan hükümetlerle yönetilmek istiyorlardı..
“Tam bağımsız Türkiye” sloganının hedefi de buydu..
Dün ne oldu?
ABD’den bir danışman geldi..
Eski Türkiye olsa idi..
Cumhurbaşkanı’ndan Başbakanı’na kadar herkesle görüşüp...
Hatta görüşmekle yetinmeyip..
Azarlayıp giderdi..
John Bolton aynı beklenti ile geldi..
Havasını aldı..
Cumhurbaşkanı ile değil..
İbrahim Kalın ile görüştü..
Diyeceksiniz ki, kimle görüştüğü önemli değil..
Ne görüşüldüğü önemli..
Orda da, 1968 solcularının hedefledikleri Türkiye’den farklı bir profil yok..
Türkiye taleplerini net olarak dile getirdi..
PYD terör örgütüdür, görüşmemiz mümkün değil..
Kürtler bizim vatandaşımız. Başımız üstünde yerleri var..
Bizim sınırımız dışındaki Kürtler, vatandaşımız Kürtlerin akrabalarıdır.. Onların da başımızın üstünde yeri vardır..
Ama Kürt demek PYD demek değildir..
Kürtlere ne kadar yakın isek..
PKK’ya, PYD’ye de o kadar uzağız..
Ve ilaveten..
PYD’ye verilen silahlar, DAEŞ ile mücadele bittiğine göre..
En azından ABD açısından bittiğine göre..
Bundan sonrası için, DAEŞ ile mücadele Türkiye’ye bırakıldığına göre.,.
PYD’nn elindeki emanet (!) silahları, ABD tekrar toplamalı..
Siz toplamazsanız..
Biz toplamasını biliriz..
Toplarken, silahı elinde tutanların hakkından da geliriz..
Nokta..
Bolton aklı sıra kafa karışıklığı çıkartacaktı..
Türkiye’nin, PYD’ye kaşı sert tutumunu..
Sanki sivil Kürtlere yönelik gibi gösterip..
“Kürtleri imha etmenize izin vermeyiz” algısı oluşturup, bir taşla iki kuş vuracaktı..
Hem Türkiye’yi Kürtlere yönelik katliam yapma hazırlığında gibi göstererek suçlayacaktı..
Hem de esas sorun olan PYD’yi gözlerden kaçıracaktı..
Öyle ki..
Bizdeki ulusalcı generaller bile..
Yıllardır, “Balyoz davası ile vatanperver generaller tasfiye edildi. Bu tasfiyenin arkasında, Amerika vardır..” nutukları ile bizi uyutmak isterlerken..
Son günlerde birden bire tam ters bir söylemle karşımıza çıkıp, ABD’nin açıklamalarını kulağımıza üfler olmuşlardı..
“Suriye’nin kuzeyine operasyon yapmayalım..” söylemi ile, ABD’ye paralel görüşleri dile getirir olmuşlardı..
Dünkü Kalın-Bolton görüşmesinde beklentileri şu idi:
“Bizim ‘ABD’ye gücümüz yetmez’ açıklamalarımızın da tesiri altında kalarak, Tayyip Erdoğan, ABD’ye eyvallah etsin.. Biz de, ABD’ye boyun eğildiğini söyleyip, siyasi iktidara tekrar saldırmaya geçelim..”
Ama istedikleri olmadı..
Türkiye, bu ülkenin ekmeğini yıllarca yiyen, o ulusalcı generallerin, ihanetse çok vahim.. İhanet değilse, kesinlikle bir eziklik kompleksi ile dillendirdikleri “ABD’ye rağmen bölgede bir şey yapamayız” söylemine rağmen.
ABD’li danışmanı, eli boş, ülkesine yolladı..
Türkiye’nin milli duruşu karşısında..
Bolton hayal kırıklığı ile ABD’ye dönerken..
O hayal kırıklığının bir benzerini de, bizdeki ulusalcı generaller yaşadılar.
•
Hiç mi olmasın, bu aşamadan sonra..Balyoz’cusu, Ergenekon’cusu..
Kim var ise..
Ülkelerini gerçekten seviyorlar ise..
Fitne çıkarmak yerine..
“Komşu komşu.. Biliyor musun.. Metin Temel Paşa, niye Ankara’ya çekildi, biliyor musun..” diye fitne çıkartmak yerine..
Televizyon ekranlarına çıkıp..
“BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ile anlaşmaya varmıştı” şeklinde, artık kargaları bile güldüren iddialar yerine..
“Türkiye, ABD’nin isteğine boyun eğdi. Çok yakın tarihte, PKK’nın devletleştiğini göreceğiz” iftiraları yerine..
Bu söylemlerin hepsine tövbe edip..
“Helal olsun Tayyip Erdoğan’a.. Yıllardır beklediğimiz dik duruş işte budur.. Bir yandan PKK ile mücadele ederken, bir yandan PKK’ya kucak açan devletlerle kol kola giren yöneticilerimiz, bizleri oyalamıştır.. İlk defa PKK’ya karşı net bir tavır sergilenmiştir.. ‘PKK’sı, MKK’sı yok, hepsi aynı halt bunların’ denilmiştir.. Biz de bu siyasi iradenin arkasındayız” demelidirler..
Demiyorlar mı?
Ağakeyifleri bilir..
Halk nezdinde kalmayan itibarları, daha da sıfırlanır..
Bir gün, “Bizi TSK’dan ABD tasfiye etti” derken..
Ertesi günü, “ABD’siz yapamayız” diyenlerin, hiçbir sözüne, halk itibar etmez..
•
ABD’li danışman “Go home” sloganını fiiliyata dökerken..
Yani evine dönerken..
Şu gerçek de tescillenmiş oldu..
Solcular “Go home”un edebiyatını yapar..
Sokaklarda bağırır, afişler açar, pankartlar taşır..
Ama bu söylemde bir arpa boyu yol alamaz..
Bu yönde, küçücük bir icraata imza atamaz..
Solcuları suçladıkları dindar insanlar ise..
Adamı dövmüşten beter bir görüntü ile, evine yollar..
İşte somut örneği..
ABD’li danışman John Bolton’un ABD’ye dönüşü..
Hem işledikleri suçlar, yüzlerine vuruldu..
Hem de..
Bundan sonrası için teklif ettikleri tüm öneriler reddedildi..
Adam öyle abandone oldu ki..
“Başkan Trump ile görüşmemiz vardı.. Benim acilen dönmem gerekiyor” dedi..
Demek zorunda kaldı..
Hemen sıvıştı..
Şimdi ben beklerim ki..
Sol cenah..
Şöyle gönül rahatlığı ile..
Bir alkış tutsun..
“Biz edebiyatını yaptık.. Tayyip Erdoğan icraatını gösterdi. ‘Go Home’ hayata geçti” desinler..
Korkmasınlar..
Elleri birbirine yapışmaz..
Türkiye’nin birlik olduğunu gören dış güçler..
Hesaplarını-planlarını bu birlik görüntüsüne göre yapmak zorunda kalırlar..
Yorum Yazın