Salih Tuna bugünkü yazısında “Türkiye değil AK Partililer cezalandırılsın” diyerek ABD’ye çirkin bir çağrıda bulunan CHP’li Öztürk Yılmaz’ı kaleme aldı. DEAŞ tarafından rehin alındığı günlerde Türkiye’yi günlerce uykusuz bırakan, milyonlarca insanın dua ettiği bir diplomatın CHP’ye geçtikten sonra neden bu kadar çirkinleştiğine cevap arayan Salih Tuna “bu adama ödül verirlerse hiç şaşmayın” diyor.
Burda Aleviler yoğunlukta onları bombalayın, orada sadece Sünniler var onlara sakın dokunmayın.
Veya...
Burda Kürtler yaşıyor kafalarına bombalar yağdırın, şurda Türkler var onlara güller atın.
Veya...
Bu semtte CHP'liler oturuyor oraya dokunmayın, şu semtte dindarlar mukim orayı yerle bir edin.
(..........................)
Böyle konuşabilecek bir insan evladı tahayyül edebilir misiniz?
Edemezsiniz.
En azından, bu ülkenin suyunu içmiş, havasını solumuş hiç kimse (PKK'dan bin kat daha "bölücü") böylesi bir söylemi dillendiremez değil mi?
Ben de böyle düşünüyordum.
Ta ki, "Amerika tüm Türkleri değil, AK Partilileri cezalandırsın" sözünü işitene kadar.
Bu sözün sahibi, Öztürk Yılmaz.
Kim mi bu adam?
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'in ifadesiyle, "CHP'nin Konsolosluktan dönme milletvekili..."
Musul Başkonsolosumuz olarak "görev" yaptığı dönemde ABD'nin kripto terör örgütü DEAŞ tarafından rehin alınmış, kurtarıldıktan sonra da dönemin Başbakanı tarafından alnından öpülmüştü.
***
Peki, bu CHP milletvekili, "Amerika tüm Türkleri değil, AK Partilileri cezalandırsın" sözünü neyin üzerine dile getirdi?
Hıncal Uluç'un dünkü mükemmel yazısından aktaralım:
"Olayı bilmeyen kalmadı. Amerika Birleşik Devletleri, diplomatik dokunulmazlığı da olmayan bir Türk konsolosluk çalışanı Fetöcülükle suçlandı diye, Türkiye Cumhuriyeti'ne kızmış ve 80 milyon Türk vatandaşına yönelik bir cezalandırma kararı almıştı.. / Şu andan itibaren Türklerin vize başvuruları kabul edilmeyecektir."
***
"Amerika tüm Türkleri değil, AK Partilileri cezalandırsın" ifadesi bana İsmet Özel'in "köleler gördüm, karavaşlar / hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı" dizelerini çağrıştırdı.
Köleler / sömürge aydınları / müstağripler "efendileri" tarafından her daim ödüllendirilirler.
Ödülleri zamanla değişir sadece.
***
Nasıl ki, Türkiye'yi uluslararası toplum nezdinde terörü destekleyen ülkeymiş gibi gösterebilmek için MİT TIR'ları kumpasında üzerine düşen görevi bihakkın yerine getiren Can Dündar'ı Nobel'e aday gösterdiler.
Nasıl ki...
YARSAV Başkanı olduğu dönemde kendisini "Solcu, sosyal demokrat, Atatürkçü hukukçu" olarak tanıtan ama FETÖ'cü olduğu ByLock'una kadar ortaya çıkan Murat Arslan'a Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından "Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü" verildi.
"Amerika tüm Türkleri değil, AK Partilileri cezalandırsın" sözünün sahibine de ödül verirlerse hiç şaşmayın.
Pardon...
Onun ödülü CHP milletvekili olmak mıydı yoksa?
Yorum Yazın