İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde koronavirüs tedavisi için ayrılan 7 katlı binana 'Kırmızı Oda' denilmeye başlandı. Tedavi olan hastalar yaşadıklarını anlatırken, Prof. Dr. İbrahim İkizceli, "Yükümüz her gün daha da artıyor" dedi.
Hürriyet muhabiri Selçuk Şamiloğlu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde koronavirüslü hastanların tedavi edildiği binaya girdi. 'Kırımızı Oda diye tabir edilen karantina odalarını görüntüleyip ve hastalarla konuştu. Hastalar yaşadıklarını anlatırken, doktorlar yüklerinin her geçen gün daha da arttığını söyledi. İşte Şamiloğlu'nun haberi:
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde koronavirüslü hastalar için ayrılan 7 katlı binanın birinci katındayız. Tüm koruyucu kıyafetlerimizi giyerek, büyük bir kontrol altında kata giriş yapıyoruz. Doktordan ilk uyarı geliyor: “Sakın bir yere dokunma.” Hastanede daha önce yoğun bakım ve ameliyathane olarak kullanılan bölüm, koronavirüs hastaları için ayrılmış durumda. 7 katlı binanının tamamında test sonucu pozitif çıkan hastalar bulunuyor. Benim sadece 1 katına girmeme müsaade ediliyor. Orada yatan iki hasta ile konuşma imkânı buluyorum. Kata girerken tıbbi elbise, maske, eldiven ve gözlük takıyoruz. Odanın kapısına kadar gitmemize izin veriliyor. Yanımızdaki doktorlar hiçbir yere dokunmamamız konusunda bizi uyarıyor.
İlk temas kurduğumuz hasta 48 yaşındaki Ayşe Ö. yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Önce virüs iki kızımda çıktı. İlk olarak halsizlik ve baş ağrısı olmaya başladı. Hastanede virüsü kaptığımı söylediler. Eşim de virüsü kaptı. Ben birinci o üçüncü katta tedavi görüyor. Gün boyu telefonda konuşuyoruz. Birbirimize moral veriyoruz. 4 çocuğum var. 2 kızım hastaneye yatırılmadı. Evde karantinaya alındılar. Diğer iki çocuğumun ise testleri negatifti. Bu süreç bizi bir hayli yordu. Ancak tüm ailem bu virüsü yenmeyi başaracak. En çok evimin balkonunda güneşin altında oturup çay içmeyi özledim. Yine tüm aile balkonda buluşacağız.”
"Burada tedavi gören bir akrabam daha bulunuyor. Akrabam yaşlı ve tek başına ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Burada her ne kadar iyi bakılsa da birine daha ihtiyacı bulunabiliyor. Bugün itibariyle yapılan testim negatif çıkmasına rağmen ona bakmak için taburcu olmak istemediğimi söyledim. Onu yalnız bırakamam. Ben iyileştim o da iyileşecek. İkimiz birden bu virüsü yenerek bu hastaneden çıkacağız. Biz bugünlerde birbirimize kenetlenmezsek ne zaman kenetleneceğiz.”
Konuştuğumuz ikinci hasta, 49 yaşındaki Safiye A.'nın testi 5 Nisan'da pozitif çıkmış. Safiye A. hastalık sürecini anlatıyor: “Önce bir hastanede akciğer filmi çektirdim. Temiz çıktı. Sonrasında Cerrahpaşa’nın acil bölümüne geldim. Burada hemen karantinaya alındım ve tedavime başlandı. Hastalığıma ilk tanı konduğunda çok korktum."
"Burada tedavi gören bir akrabam daha bulunuyor. Akrabam yaşlı ve tek başına ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Burada her ne kadar iyi bakılsa da birine daha ihtiyacı bulunabiliyor. Bugün itibariyle yapılan testim negatif çıkmasına rağmen ona bakmak için taburcu olmak istemediğimi söyledim. Onu yalnız bırakamam. Ben iyileştim o da iyileşecek. İkimiz birden bu virüsü yenerek bu hastaneden çıkacağız. Biz bugünlerde birbirimize kenetlenmezsek ne zaman kenetleneceğiz.”
Hasta yüklerinin her geçen gün arttığını söyleyen Cerrahpaşa Acil Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim İkizceli, “Pandemiden önce hasta yükümüz trafik kazaları ya da genel acil vakalardı. Pandemi döneminde gelen en fazla vakamızı Covid şüpheli veya Covid pozitif hastaları oluşturmakta. Biz her hastaya bakıyoruz. Acil servisin girişinde Covid olan hastalar ayrı bir birime olmayanlar başka bir bölüme alınıyor. Sağlık çalışanlarımızın yükü doğal olarak arttı. Bu da yorgunluk ve strese sebep oluyor. Psikolojik destek vermeye çalışıyoruz. Yeterli olmadığımız yerde başka birimlerden destek alıyoruz” dedi.
Yorum Yazın