Esra Elönü, İzmir'de bir kuyumcuya dalıp, Suriyeli vatandaştan kimlik ve dükkanın ruhsatını soran Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a isim vermeden çok sert cümlelerle yüklendi. Özdağ'ın hareketinin gevşek damarda şerefin durmadığının en bariz göstergesi olduğuna işaret eden Elönü, "Kuyumcu kardeşimizin dükkanına girip, belgesel çekiminden yeni dönmüş pire gibi sıçrayarak vergi levhası soran bu eski sürüm ekran kartı bir ırkçı ve varlığı omurgasızlığına rücu ediyor. Suriyeli kardeşimizin adamlığı senin dükkan dükkan dilendiğin şerefi cebine iliştirir" dedi. İşte, Özdağ'a "Sen bu kardeşlerimiz üzerinden yeni kurduğun turşuluk partiye adam toplayacaksın diye bu kardeşlerimizin hakkını iftiralarına altlık yaptırmayacağız" sözleriyle tepki gösteren Elönü'nün Star gazetesindeki o "ince ayar" veren yazısı...
Esra Elönü, İzmir'de bir kuyumcuya dalıp, Suriyeli vatandaştan kimlik ve dükkanın ruhsatını soran Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a isim vermeden çok sert cümlelerle yüklendi. Özdağ'ın hareketinin gevşek damarda şerefin durmadığının en bariz göstergesi olduğuna işaret eden Elönü, "Kuyumcu kardeşimizin dükkanına girip, belgesel çekiminden yeni dönmüş pire gibi sıçrayarak vergi levhası soran bu eski sürüm ekran kartı bir ırkçı ve varlığı omurgasızlığına rücu ediyor. Suriyeli kardeşimizin adamlığı senin dükkan dükkan dilendiğin şerefi cebine iliştirir" dedi. İşte, Özdağ'a "Sen bu kardeşlerimiz üzerinden yeni kurduğun turşuluk partiye adam toplayacaksın diye bu kardeşlerimizin hakkını iftiralarına altlık yaptırmayacağız" sözleriyle tepki gösteren Elönü'nün Star gazetesindeki o "ince ayar" veren yazısı:
"(...) Gevşek damarda şerefin durmadığının tecessümü oluşumları yazıyor olmanın derin bıkkınlığı içindeyim. Öğürtücü korteks şey, kendi saçtıklarını görse, bıngıldağını sofra bezi gibi toplar uçurumdan silkelerdi.
Dün bir video izledim. Suriyesiz bir kardeşimizin dükkanına girip, ırkçılığını döke saça kullanan kötü sunumuyla göz dolduran bu eski sürüm ekran kartı bir şey yapmaya çalıştığına şahit oldum. O da " Hiçbir şey".
Muhacir kardeşlerimizle bir derdi var demiyorum, bir dertten çok daha fazlası var demek için!
Daha önce " Afgan Market" sahibi, ekmeğinin derdinde olan kardeşimizi hedef göstermiş, tepkiler fazla olunca yamularak kıvırmıştı. Neyi yazarsa yazsın, neyi böğürürse böğürsün o bir ırkçıydı ve varlığı omurgasızlığına rücu ediyordu.
Duygusal durumunu gözlemlemeye kalkamadım çünkü bu kafaları gözlemlemek için özenle sakladığım bulantı haplarından bir tane kalmıştı onu da bu son videosu için harcamıştım.
Hiçbir şey değilsin! Ve sana ağız dolusu sorulacak tek soru " Kimsin".
Kuyumcu kardeşimizin dükkanına girip, belgesel çekiminden yeni dönmüş pire gibi sıçrayarak vergi levhası soruyor ne hakla? Sorduğun bütün soruları inanılmaz bir tahammül, suhulet içinde tebessümle cevaplayan Suriyeli kardeşimizin adamlığı senin dükkan dükkan dilendiğin şerefi cebine iliştirir!
Ve bohçacı gibi dükkandan çıkarak hesabına girip "Tehlikenin farkında mısınız" diye yazman sana maruz kalan bu toprakların, varlığın karşısında insanlığı uyarış sorusudur.
Sen bu kardeşlerimiz üzerinden yeni kurduğun turşuluk partiye adam toplayacaksın diye bu kardeşlerimizin hakkını iftiralarına altlık yaptırmayacağız.
Vicdanın ölü ve her gün helvasını yiyorsun.
Evet, bir zalimsin her zaman yazıyorum, mazlumun reçetesini zalimler yazamaz, senden bir yazı istemiyorum lakin o seyahat bavulu gibi ırkçılığın her türlü rengini istiflediğin kafanda nokta kadar iyi niyet varsa,
Kendine ikinci elde olsa bir vicdan alır, vicdanı alırsan yanında şerefi de beraber veriyorlar yılbaşı indirimi faydalanın ey kafalar... Vicdan alır en azından çeneni kapatırsın.
Bu kardeşlerimizi bataklıktan kurtaramayız malum, lakin belki sineksiz bir güne uyanırlar..."
Kaynak:yeni akit
Yorum Yazın