Sabah Gazetesi köşe yazarı ,ŞEBNEM BURSALI 'nın bugünkü köşe yazısı
Ortada özür bekleyen pek çok kişi ve kurum var. Kimse üzerine alınmıyor, herkes karşısındakinden bekliyor özrü. O zaman her şeyi bir tarafa bırakalım ve bütün basın adına özrü ben diliyorum;
"Kemal Kılıçdaroğlu'nu ciddiye aldığımız için özür dileriz!" Şaka yapmıyorum.
Pazartesi günü CHP Sözcüsü Faik Öztrak diyor ki;
"Basın neden bu kadar üzerine gidiyor bu konunun?" Partide yönetici konumundaki pek çok isim, bu konunun bu kadar büyütülecek bir yanı olmadığını söylüyor! Yani diyorlar ki; "Konuyu tartışmaktan, sorgulamaktan ve araştırmaktan vazgeçin, kapatın bu mevzuyu!" Aslında haklılar. Kemal Bey tarafından basının "amiral gemisi!" ilan edildikten birkaç gün sonra, Sözcü'nün başyazarı ilk olarak bu konuyu yazdığında önce pek ilgi çekmedi.
Ankara gazeteciliğinde "şehvetli bir kulis haber" olarak birkaç kelam edildi ve konu kapandı derken Kemal bey sürpriz bir şekilde, basının diğer amiral gemisi ilan ettiği Fox TV canlı yayınına çıktı ve "Yazılan her şey doğrudur" dedi. (Bakmayın siz daha sonra suçüstü yakalanınca ben aslında başka şeyi doğrulamıştım dediğine; üşenmeyin yayının arşiv görüntülerini bizzat Kemal Bey'in ağzından dinleyin). Meclis'in ikinci büyük partisinin genel başkanının bizatihi doğruladığı ve bir yanıyla tarafı olduğu konudaki teyidini ciddiye alan basın mensupları, doğal olarak konuyu daha da derinlemesine ele almaya başladı. İşte bizim de hatamız, tam da burada başladı ve çorap söküğü gibi bugüne kadar geldi!
Yani biz Kemal Bey'i ciddiye alarak, söyledikleri üzerinden konuyu irdelemeye ve konunun üzerine gitmekle çok büyük hata yaptık! Bugüne kadar çelişki gibi, yalan gibi görünen her şeyin sebebi de biz basın mensuplarıyız zaten! Kemal Bey'i ciddiye almayıp, konuyu kapatsaydık; ne Kılıçdaroğlu, ne CHP Genel Merkezi, ne CHP zorda kalacaktı! Bir muhalefet partisinin, medyanın bir kısmını alet ederek önce kendi içini, sonra da genel siyaseti yeniden dizayn etme senaryosunu bozduğumuz ve Kemal Bey başta olmak üzere bugün CHP'yi yönetenleri rahatsız ettiğimiz için bütün medya mensubu arkadaşlarım adına ben Şebnem Bursalı olarak ÖZÜR DİLİYORUM!
Bu yazının baştan sona bir kinaye içerdiğini anladığınızdan emin olarak sözümü ciddi bir uyarıyla bitirmek istiyorum. Descartes'in sözüdür: "Ukala takımı öylesine becerikli olmaya alışmıştır ki; cahilin gördüğü apaçık şeyleri bile görmemenin bir yolunu bulur." Maalesef yeni CHP'de ekipler, kulisler, çıkarlar ve lobiler üzerine politika üretiliyor. Ama; mevzu edilmeyen ve politika üretilmeyen tek şey;
Türkiye ve Türk insanının geleceği, umudu. CHP, Türkiye'yi yönetmek ya da Türkiye için bir şeyler yapmak yerine, kendi iç yönetimini dizayn etmek ve partiyi yönetmeye odaklı harcıyor enerjisini uzun süredir.
Mesele Türkiye değil anlayacağınız.
Mesele koltuk!
Yorum Yazın